Kitap Yorumu: Beyaz Düşler - Nora Roberts (Gelin Serisi #1)
Beyaz Düşler – Nora Roberts
Orijinal Adı: Vision in White
Çevirmen: Derya Gezmiş
Sayfa Sayısı: 320
Baskı Yılı: 2011
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Arka Kapak
Nora Roberts, dört
kitaptan oluşan “Gelin” dizisinin bu ilk romanında okuyucularını çocukluk
arkadaşı olan ve sonra hep birlikte düğün organizasyonu işine giren Parker,
Emma Laurel ve Mac ile tanıştırıyor.
Çocukluk
yılları boyunca evlerinin arka bahçesinde sözünona düğünler düzenleyerek
oyunlar oynayan dört arkadaş için çiçekler, fotoğraflar, tatlılar ve diğer tüm
ayrıntılar yaşamlarının bir parçasının haline gelmiştir.
Çektiği fotoğraflar
gelin dergilerinin kapaklarını süsleyen Mackensie Ellliot, arkadaşları
arasındaki adıyla Mac, hayatında çocukluğunda kendisinin yaşayamadığı mutlu
anları fotoğraflarıyla ölümsüzleştirmeye adamıştır.
İkinci evliliğini
yapan babasını neredeyse hiç göremeyen, sürekli sevgili değiştiren annesiyle de
sorunlar yaşayan, sonunda mutluluktan umudunu kesen Mac için her şey, önemli
bir düğün görüşmesi öncesinde, müstakbel gelinin erkek kardeşiyle
karşılaştığında değişecektir.
Carter Maguire,
Mac’in tipi değildir aslında. Ancak İngilizce öğretmenliği yapan, fazlasıyla
sakin ve kibar bu adam, düğün krizleriyle ve annesinin ardı arkası kesilmeyen
talepleriyle boğuşan genç kadının hayatında bir ışık oluverir.
Mac artık, üç
arkadaşının da yardımıyla, kendi mutlu anılarını yaratmayı öğrenmek zorundadır.
“Nora Roberts, masalsı bir hikayeyi başka hiç kimsenin
anlatamayacağı güzellikte anlatıyor.”
Rocky Mountain News
Yorumum
Merhaba arkadaşlar, nasılsınız? Ben iyi sayılırım. Bu aralar
doğru düzgün kitap okuyamıyorum. Aslında 2 günde okunacak olan Doğum Lekesi’ni
10 gündür okuyorum ve bu beni gıcık ediyor. Bitirdikten sonra yorumunu girip
girmemekte kararsızım aslında. Bakalım ne yapacağım bilmiyorum. Neyse gelelim
kitabımıza…
Kitabı elime alıp incelememi sağlayan şey Nora Roberts
ismini görmemdi. Daha önce Sıcak Buz adlı kitabını okumuştum. Gerçi o kitabı
okuduğumda 12 yaşındaydım. Konusu hoşuma gittiğinden –kütüphaneden-
aldım. 2 gün içinde bitirmiştim ki konusu çok güzel.
Mac’in yaşantısını
okudukça işine çok özendiğimi ve Fotoğrafçı olmak istediğimi
belirtmeliyim. Zaten fotoğraf çekmeyi seven birisiyim. Bir gün mutlaka
babama profesyonel fotoğraf makinesi aldırmayı düşünüyorum.
Ayrıca kitapta en
beğendiğim kısımlardan birisi Carter ve Mac’in ilk karşılaşmalarıydı. Zavallı
Carter Mac’i o halde görünce kafasını kapıya çarpıyor. Kitapta beğendiğim
şeylerden biriside Mac, Parker, Emma ve Laurel dörtlüsünün dostluğu.
Birbirlerine sıkıca bağlı bu dostlar düğün organizasyonu şirketinin ortakları.
Aralarındaki dostluk çok güzel işlenmişti. Laurel’in yaptığı pastaları da canım
çekmedi değil hani. Parker’a da bayıldığımı söylemeliyim. Hele Mac’in
annesini kovduğu kısımda daha bir hayran oldum. Ayrıca Mac’in Carter ile olan
ilişkisi üzerindeki korkuları ve endişeleri çok yerindeydi. Gerçi okurken “Of
kızım ya yine mi?” demedim değil.
Kitap gayet keyifli
ve akıcıydı. Okumamın üzerinden epey bir zaman geçti, üzerine bir çok kitap
okumama rağmen hala hatırladığım noktalar var. Spoiler vermemek için
söylemeyeceğim. Kitabın sevilesi yanlarından biri de seri olması, devamını
merak ediyorum. Bakalım okumak ne zamana kısmet olacak.
Puanım
Sevgiyle Kalın…
Dostluk, her zaman olmalı ve sürdürülmeli. Kitap yorumunuz çok iyi.
YanıtlaSilTeşekkürler :)
Sil