Kitap Yorumu: Ali'm - Işıl Parlakyıldız (Bir Türk Masalı #2)
Ali'm - Işıl Parlakyıldız
SayfaSayısı: 536
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: Müptela
Yayınları
Arka Kapak
Arka Kapak
"Biliyordum, onu gördüğümde yine bütün kalkanlarım
bedenimi saracak ve âşık ruhumu saklayacaktım. Artık hiç değilse kendime dürüst
olma vaktiydi. Aslı ruhuma işlemişti işlemesine de ben bunu istiyor muydum? Hoş
aklıma, ruhuma girerken bana sorduğu yoktu ama korkuyordum. Hiçbir şeyden
korkmadığım kadar korkuyordum."
Ali Aral, nam-ı diğer Ali'm.. Karanlık ve acımasız bir hayatı seçmek zorunda kalan, korkularını ve pişmanlıklarını kör bir cesaretin arkasına saklayan bir adam… Ali'm, yetimliğinin acısını; Duygu'ya can, Bekir'e kan, Sado'ya yıkılmayan duvar olarak unutmuştu. Hercai arzuların efendisiyken, bir gün hayatına gökten zembille inen Aslı'yla tanıştığında hayatındaki en büyük eksikliğin ne olduğunu anladı: Aşk... Fakat hayatındaki eksik şeyi yerine koymak sandığı kadar kolay olmayacaktı.
Ali'm, Aslı için yanmayı ve yakmayı öğrenebilecek miydi? Öksüz ruhuna, kana bulanmış geçmişine aşkı anlatabilecek miydi? Ondan kaçan kadını, onu kendinden bile çok seveceğine inandırabilecek miydi?
Hercai arzuların ebedi aşka dönüştüğü Bir Türk Masalı daha...
Alıntılar
Gülüşünde yer gök
silindi. Neredeyse onu gönderdiğime pişman olacak bir gülüştü bu. Evet emindim.
Şu Eros dedikleri aşk tanrısı beni tam kıçımdan vurmuştu.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
O cennetin suyuydu
ben yanlışlıkla cennete düşmüş yanmaktan susamış günahkâr...
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Lan Eros seni bir
bulayım kendime aşık etmezsem tükür yüzüme!
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
“Tabii git, hiç
deme bu adam yalnız kalacak diye…”
“Levent, harbi bana
aşık olduğundan şüphe etmeye başladım.”
“Ne aşkı? Benimki
yalnızlık.”
“Gel koynumda uyu o
zaman Küçük Emrah!”
“Yok lan ezersin
sen beni…”
“Ha yani ezmem
dersem geleceksin”
“Düşünürüm bebişim!”
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
“Senin adın bundan
sonra benim adımın yanında yer alacak, senin nefesin benim nefesimle duyulacak.
Bundan sonra her şeyim sen olmakla her şeyin ben olacağım anlaşıldı mı?”
Yorum
Bu kitabı 15
tatilde 3-4 günlüğüne Çerkezköy’e gittiğim zaman hiç hesapta yokken almıştım.
Merkezden aşağıya inerken kitapçı takıldı gözüme, benden kaçar mı zaten?
Kuzenimde bizleydi, tuttuk annemi kolundan girdi kitapçıya. Herkes bir yana
dağılırken benim gözüme bu kitap birde Şahmelek takıldı. Asıl amacım İlknur
ablanın Satılık kitabını almaktı ancak yeni çıktığı için henüz onlarda yoktu.
Şahmelek ile Ali’m arasında kalınca anneme danıştım. O da çok sever kitap
okumayı. Onun tavsiyesiyle Ali’m de karar kıldım. Ancak eve döndüğümde fark
ettim ki Duygu adlı kitabın devamı niteliğindeymiş. Yani serinin 2. kitabı. Siz
sakın böyle bir hata yapmayın. Çünkü bu kitap Duygu hakkında bayağı bir spoiler
içeriyor.
Neyse efendim
kitabımıza gelecek olursak… Kitap Ali’nin ağzından anlatılıyor. Erkek ağzından
anlatılan kitapları seviyorum, benim için farklı bir soluk oluyor. Erkeklerin
öküz gibi davranırken aslında içinde kopan fırtınaları seriyor gözler önüne.
Ali’nin çocukluğu, yaşadığı talihsizlikler, Sedat ile tanışması, annesine olan
özlemi, Aslıya olan aşkı çok güzel yansıtılmıştı. Hissettirerek okutan bir
kitaptı.
Kitapta severek
okuduğum birçok sahne vardı. Leventle ağız dalaşları, Uludağ gezisi,
-özellikle- kaza, Duygu-Aslı-Selma
üçlüsü… daha bir çok sayamayacağım kısımlar.
Ali’nin aşkı
öğrenemeyip yaptığı öküzlükler biraz sıktı açıkçası. Birbirlerinden uzak kalıp
kavga ettiği kısımların çokluğu tek eksiydi bence kitaptaki.
Yine de kitap bir
uyum içinde ve güzel bir şekilde son buldu. Ben sevdim açıkçası. Şimdi okuma
sırası sizde.
Sevgiyle Kalın...
Yorumlar
Yorum Gönder